İşte Burdayım // Here I am


Yaklaşık 1 ay önce heves edip bir paten macerasına giriştim. 3-5 fotoğraf çekip Sude’yle (kız kardeşim) eğlendikten sonra, dur ben bunu blogta da anlatayım dedim ama ne mümkün...





Ocak ayının sonunda bir iş değişikliği yaptım. Benim için zorunluluktan doğan ilginç bir karardı. En zoru ise sevdiğim arkadaşlarımdan ayrılmak oldu. Sonra düzen değişti tabii. Daha erken kalkmacalar, daha fazla koşturmacalar, yepyeni bir telaş. Yeni iş, yeni görev tanımları. Olayın içine gireceğim, insanları tanıyacağım, iş takip edeceğim derken... Bu süre zarfında değil bloğa göz kırpmak, instagrama bile bakamaz oldum. Neden böyle oldu bilmiyorum ama bu süreçle birlikte dijital mecralar ile arama yeniden bir soğukluk girdi.


İşte bugün, ben evimi özledim dediğim gün oldu. Şöyle bir taslaklara göz attım ki, fotoğraflar boyunlarını bükmüş beklemedeler. Havaların yavaştan ısınmaya başladığı şu günlerde, bol bol haftasonu gezmesi yaparak, paylaşımlarımı çoğaltmayı umut ediyorum.
Aslında blog konusu benim için paylaşmanın yanı sıra, aynı zamanda bir azmettirici. Oluşturduğunuz öyle ya da böyle bir arşivin varlığı, yazdığınız, çizdiğiniz, çektiğiniz, yediğiniz, içtiğiniz vb. herşey bir başlık altında sizin, size ait. Güzel his. Her seferinde ortaya koyduğunuz bir içerik oluyor, tek bir fotoğraf ya da cümle olsa dahi.


İnsanın kendini yenilemesi güzel. Burası bu anlamda bana yardımcı. En çok da benden 14 yaş küçük kız kardeşim bu konuda muhteşem destek bana. Çoğu zaman üşengeçliğimin bir numaralı düşmanı. Bu fotoğrafları çektiğimiz gün, beni evden zorla çıkarıp ayaklarımı patenlere tıkıştırıverdi. Bazen o abla, ben kardeş oluyor gibiyiz...


Onun yaşındayken benim de patenlerim vardı ve gayet güzel kullanabiliyordum. Şimdiyse patenlerin içinde kendimi yürümeyi yeni öğrenen bir bebek gibi hissetsem. Neyseki aklımda kalan bir kaç taktik ile ayakta durabildim. En azından düşmedim diye seviniyorum :)) Çünkü Sude bu konuda benden kaçanılmaz bir şekilde daha iyi. Ve "sen doğduğunda ben bunlarla sokakları turluyordum" diye hava atmamın sonu, yerde iki seksen uzanmam olsaydı, dilinden uzun süre kurtulamazdım. Neyse epey konuştum, belli ki özlemişim buraları. Çok ara vermeden dönmek umuduyla.



2 comments:

journey of my hands said...

bir solukta,zevkle okudum...hayatımızda değişen faktörler olunca ister istemez bloglardan uzaklaşıyoruz...ama dönüşlerin yeride ayrı sanki...hoşgeldin güzellik...

There and Here said...

Hayat süprizlerle ve değişkenlerle dolu. Bence kendimizi tekrarlamamak, yeni deneyimlere kucak açmak güzel :) Uzak kalsak da, dönüyoruz önemli olan bu bence...